GİRİŞ: Dünyanın farklı yerlerinde Müslümanlara büyük acılar yaşatan fitnelerin son bulması, akan kanın durması ancak Türk İslam Birliği'nin kurulmasıyla mümkündür. Filistin'i, Irak'ı, Afganistan'ı, Doğu Türkistan'ı, Kırım'ı, Kerkük'ü, Moro'yu, Patani'yi, Arakan Müslümanlarını kurtaracak tek çözüm Türk İslam Birliği'dir. Türk İslam Birliği yalnızca Müslümanların değil, Musevilerin, Hıristiyanların, Budistlerin, ateistlerin ve her düşünceden tüm insanların güvencesi olacaktır.

 

 

 

TÜRK İSLAM BİRLİĞİ AKAN KANI DURDURACAK ÇÖZÜMDÜR

İslam ahlakının özünde birlik vardır. Allah Kuran'da "... Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur." (Enfal Suresi, 73) ayetiyle yeryüzünde bozgunculuğun son bulması için iman edenlerin birbirleriyle dost olmaları, ittifak etmeleri, birlik ve beraberlik içinde olmaları gerektiğini bildirmiştir. Tüm Müslümanlar bu emre uymakla sorumludur. Türk İslam dünyasının bu birliği istemesi lazımdır. Birlik istemeyen ayrılık istiyor demektir ve ayrılığın Türk İslam dünyasına hiçbir faydası yoktur. Müslümanların gücü, kuvveti ve menfaati birliktedir. Kitabın ilerleyen sayfalarında detaylarıyla görüleceği üzere, Müslüman aleminin bir kısmında acılar sadece dış dünyadan kaynaklanmamakta, farklı etnik kökenler, farklı mezhepler, farklı kültürlerden Müslümanlar arasında da –Kuran ahlakına tamamen aykırı olarak- çatışmalar yaşanmaktadır. Allah'ı Bir, dini bir, Kitab'ı bir, Peygamberi bir olan ve Allah'ın emriyle kardeş olmaları gereken Müslümanların birbirleriyle çatışıyor olması hiç şüphesiz ibret verici bir durumdur.

Oysa Kuran'a göre müminlerin birlik olmaları farzdır. Ayetlerde şöyle buyrulur:

Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.  (Al-i İmran Suresi, 103)

 

Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz. (Hucurat Suresi, 10)

 

Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46)

 

İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. (Enfal Suresi, 73)

 

Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlardır. (Şura Suresi, 39)


Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak cehd edenleri (mücadele edenleri) sever. (Saff Suresi, 4)

Burada Müslümanların birlik olmasıyla ilgili olarak sadece birkaç ayete yer verilmiştir. Bu ayetlerden ve Kuran'ın genelinden açıkça anlaşıldığı gibi;

  • Müslümanların birlik olmaları,
  • Kardeşce bir sevgi ve şefkatle birbirlerine bağlı olmaları,
  • Çekişip tartışmamaları,
  • Birbirlerinin velileri ve dostları olmaları,
  • Birbirlerini her koşulda koruyup kollamaları,
  • Birbirleriyle istişare halinde olmaları,
  • Birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf haline inkara karşı ilmen mücadele etmeleri farzdır.

Bu durumda tüm bunların aksi bir tutum sergilemek, yani;

  • Birleştirici değil ayırıcı olmak,
  • Müslüman kardeşlerine sevgiyle ve şefkatle yaklaşmamak,
  • Müslüman kardeşlerine karşı affedici, koruyucu ve kollayıcı olmamak,
  • İnkara karşı verilen ilmi mücadelede Müslümanlarla kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlamamak haramdır.

Eğer İslam alemi güçlü, istikrarlı, müreffeh bir medeniyet olmak, dünyaya her alanda yön vermek ve ışık tutmak istiyorsa, birlik halinde hareket etmek zorundadır. Bu birliğin yokluğu, Müslüman ülkeler arasındaki ayrılık ve dağınıklık, İslam dünyasından ortak bir ses yükselmemesi, mazlum Müslüman halkları da savunmasız bırakmaktadır. Filistin'de, Keşmir'de, Doğu Türkistan'da, Moro'da ve daha pek çok yerde zavallı kadınlar, çocuklar ve yaşlılar ihtiyaç içinde zulümden kurtarılmayı beklemektedirler. Bu masum insanların sorumluluğu herkesten önce, İslam dünyasının üzerindedir. Müslümanlar, Peygamberimiz (sav)'in "Müslüman, Müslümana zulmetmez ve onu tehlikede bırakmaz" sözünü hatırlarından çıkarmamalıdırlar.

 

Dünya Müslümanlarının, güçlü ve aktif bir Türk İslam Birliği sağlayamamış olmaları, günümüzde yaşanan çeşitli sorunların temelinde yer alan önemli bir eksikliktir. Güçlü bir birlik sağlandığında bugün yaşanan sorunların benzerleriyle ya hiç karşılaşılmayacak ya da karşılaşılan tüm sorunlar tahmin edilenden çok daha kısa süre içinde çözüme kavuşturulacaktır.

 

İslam dünyasında farklı kültürler, gelenekler ve anlayışlar olması son derece doğaldır. Önemli olan, bu farklılıkların inanç birliği altında, çoğulcu bir dayanışma içinde toplanmasının sağlanmasıdır. Görüş, düşünce ve uygulama farklılıkları her toplum içinde karşılaşılan olağan durumlardır. İslam ahlakının gereği tüm farklılıklara rağmen Müslümanların, birbirlerinin kardeşleri oldukları gerçeğini unutmamalarıdır. Irkı, dili, vatanı, mezhebi ne olursa olsun tüm Müslümanlar kardeştirler. Bu nedenle İslam dünyası içindeki farklılıklar birer zenginlik olarak değerlendirilmeli, bunlar, Müslümanların birbirleri ile çekişmesine neden olan, onları ana konulardan uzaklaştırıp, acil ve önemli sorunlara tedbir alınmasını engelleyen çatışma ve ayrılık nedenlerine dönüşmemelidir.

 

Müslümanların birbirleri ile olan ilişkilerinde, temel ölçü karşılarındaki kişinin ırkı, etnik kökeni, dili gibi özellikleri, sahip olduğu imkanları, makamı veya mevkisi değil, imanı ve güzel ahlakıdır. Samimi iman eden kişiler arasında sevgi, bir diğerinin Allah'tan korkup sakınmasına, Rabbimiz'e duyduğu içli sevgiye, yaptığı salih amellere, gösterdiği güzel ahlaka göre şekillenir. Eğer bir kişi hayatını Allah yolunda vakfetmiş olduğunu tüm tavır ve davranışları ile ispatlıyor, her anında Allah'ın rızasını ve rahmetini gözeterek güzel davranışlarda bulunuyorsa, müminler o kişiye karşı sevgi ve hürmet duyarlar. Bu kişinin derisinin rengini, ait olduğu milleti, maddi imkanlarını kıstas olarak değerlendirmezler, bunlar sevgilerinde olumlu ya da olumsuz bir etki yapmaz. Aynı kıstaslar, Müslüman toplumlar arasındaki ilişkilerde de geçerli olmalıdır. İki Müslüman toplum arasındaki ilişkinin özü, Kuran'da bildirildiği gibi olmalıdır.

 

Müslümanlar, birlikte hareket etmelerini engelleyen durumlar olduğunda şu sorular üzerinde düşünmelidirler:

"Bu konu, İslam ittifakını zedeleyecek kadar önemli mi?"

"Üzerinde uzlaşılması mümkün olmayan bir konu mu?"

"İnkarcı ideolojilere karşı fikri çalışma içinde olmak yerine, Müslüman bir diğer toplulukla uğraşmak makul mü?"

 

Bu sorulara vicdanına başvurarak cevap veren herkes, sonu gelmeyen çekişmelerden uzak durmanın ve Müslümanlar arasındaki Kuran ahlakına dayalı bu ittifakı korumanın öncelikli olduğunu görecektir.

 

İslam dünyası, ayrılıkları ve farklılıkları bir kenara bırakıp, tüm Müslümanların "kardeş" olduğu gerçeğini hatırlamalı ve bu manevi kardeşliğin getirdiği güzel ahlak ile tüm dünyaya örnek olmalıdır. İman edenlerin birbirleri ile kardeşliği, Yüce Allah'ın bir lütfu ve nimetidir. Samimi Müslümanlar bu nimet için Rabbimiz'e şükretmeli ve Allah'ın "dağılıp-ayrılmayın" emrini unutmamalıdırlar.

Haberler

İslam Ahlakının Yeryüzünde Hakim Olmamış Olması, Her Müslüman'ın Hamiyet Hislerini Harekete Geçirmelidir

02.09.2010 22:56
    Allah Kuran'da, "İÇİNDE BULUNDUKLARI REFAHIN PEŞİNE DÜŞEREK" Kuran ile kendilerine yüklenmiş sorumluluklarını gözardı eden insanların durumundan bahsetmiştir. (Hud Suresi, 116) Vicdan ve fazilet sahibi, Allah'tan korkan kimselerin, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların...

Peygamberimiz (sav)'in Gösterdiği Yola Uymak

02.09.2010 22:53
  Peygamberimiz (sav), içinde bulunduğumuz ahir zamanı çok detaylı olarak tarif etmiştir. Ahir zamanın en önemli özelliklerinden biri bu dönemde Müslümanların pek çok zorluk, sıkıntı ve acıyla karşılaşacak olmasıdır. Çünkü bu dönem, Peygamberimiz (sav)'in haber verdiği üzere, dinsizliğin...

İslam Ahlakının Dünyaya Hakim Olması, Kuran'a Göre Farzdır

02.09.2010 22:51
    Allah Kuran'da, birçok ayette İslam ahlakının tüm dünyaya hakim olacağını vaad etmiştir. Yüce Rabbimiz'in vaadi haktır ve  Allah vaadinden asla dönmez. Allah'a iman edenler, Allah'ın vaadinin muhakkak gerçekleşeceğine de iman ederler. Yüce Allah, İslam ahlakının yeryüzüne...

Kuran'a Göre Müslümanların Birlik Olmaları Farzdır

02.09.2010 22:45
  Allah Kuran'da müminlere birlik olmalarını, inkara karşı imanda saf bağlamalarını, birbirlerini kardeşleri gibi görüp sevmelerini, birbirlerine karşı merhametli, affedici ve koruyucu olmalarını, dağılmaktan, ayrılmaktan ve parçalanmaktan şiddetle kaçınmalarını emretmiştir. Kuran'a göre...

Doğu Türkistan'ın Kaşgar bölgesine yönelik baskı politikasının durdurulması gerekmektedir

01.09.2010 01:28
    Hatırlanacağı gibi Çin’de, 2009 Temmuz ayında kasıtlı ve organize şekilde Doğu Türkistan halkına yönelik zulüm, baskı ve katliam uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Çeşitli bahanelerle çıkarılan olaylar sonucunda binlerce Uygur vatandaşı, sokaklarda insanların gözleri önünde...

Burma (Myanmar) Yönetimine Açık Mektup

01.09.2010 01:25
    Myanmar nüfusunun yaklaşık %15'ini oluşturan Müslümanlar, Burma devleti için bir güzellik ve bir nimettir. Kuran ahlakının gereği olan çalışkanlık, fedakarlık, saygı, itaat, tevazu, barışseverlik, alçakgönüllük, sevecenlik gibi yüksek ahlaki değerlere sahip olan bu Müslüman...

Nijerya Müslümanları tüm İslam aleminden yardım bekliyor

01.09.2010 01:16
    Afrika’nın en kalabalık ülkelerinden biri olan Nijerya’nın nüfusunu %60 Müslüman, %30 Hıristiyan ve %10 yerel inançlara sahip halk oluşturmaktadır. Müslüman ve Hıristiyanlar arasında zaman zaman suni olarak meydana getirilen çatışmalar, gerçekte barış içinde yaşayan iki halk arasında...

Pakistan'da mülteci konumunda yaşayan 1,5 milyon mazlumdan, İslam aleminin birliği için gayret etmeyen her Müslüman sorumludur

30.08.2010 13:41
  2009 yılının Mayıs ayında Pakistan'ın Swat bölgesinde yaşanan çatışmalardan dolayı 2.5 milyondan fazla Müslüman evlerini terk etmek zorunda kalmıştı. Bunlardan 2 milyon kadarı mülteci kamplarına sığınmıştı. Geçtiğimiz aylarda bir kısmı çatışmaların son bulması üzerine evlerine geri dönmeye...

Nepal Müslümanlarını baskı ve korku ortamından kurtarmak tüm Müslümanların sorumluluğudur

30.08.2010 13:39
  Nepal, Hindistan ve Çin ile komşu olan ve bu iki ülkenin de etkisiyle yıllardır Müslümanlara yönelik baskıcı bir politika izleyen bir ülkedir. %80’i Hindu, %10’u Budist olan ülkede bir milyonun üzerinde Müslüman yaşamaktadır.   Daha önce resmi olarak bir Hindu devleti olan Nepal 2008...

Tüm dünyada Müslümanlar şehit edilirken, yüz binlerce insan açlık sınırında yaşarken, hemen her gün şehit cenazeleri kalkarken ''Deccal nerede ki?'' deme gafletinden sakınmak gerekir

30.08.2010 11:41
  Peygamberimiz (sav)'in pek çok hadisinde kıyamet öncesi anarşinin, karmaşanın, zulmün hakim olacağı bir deccaliyet dönemi yaşanacağından bahsedilmektedir. Rivayetlerde ayrıca deccaliyet sisteminin dünya tarihinin en büyük fitnesi olduğu bildirilmekte ve Peygamber Efendimiz (sav), deccal...